Son zamanlarda arama motoru optimizasyonunun (SEO) sitelere yönelik trafiği arttırdığı düşünülmekte.
Hatta link oluşturma ve web sitelerini arama motoru sonuç sayfaları için optimize etme üzerine koca bir endüstri inşa edilmiş durumda. Öte yandan, tam da bu sebepten ötürü temel hususlardan biri unutuluyor; bu husus da internet satışlarını arttıracak tek şeyin SEO olmadığı.
Geçtiğimiz 5 sene içerisinde nitelikli blogların sayısında muazzam bir artış oldu. Bugünlerde de en azından bir haber kısmı olmayan iyi bir web sitesine rastlamak pek mümkün değil. Şirketler de arama motoru sonuç sayfalarında üst sıralarda yer almak için sık sık sitelerinde okuyucuların sosyal medyada paylaşabileceği faydalı içerikler sunar oldu. Fakat bloglar da sitelere yönelik trafiği doğal bir şekilde arttırmanın iyi bir yoludur.
Tutarlılık
Her ne kadar giderek daha fazla sayıda şirket web sitelerine bloglar eklese de, bu blogların düzensiz aralıklarla ve birbirini tutmayan içerikle güncellendiğine de sık sık rastlanıyor. Gönderileri iyi bir şekilde planlamamak, özellikle ziyaretçi sayısını arttırmak anlamında, blogların randımanı üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.
Düzenli olarak blog gönderisi yapan B2B şirketler, yapmayan şirketlere kıyasla %67 daha fazla satış gerçekleştiriyor. İnternetteki en güvenilen bilgi kaynakları arasında bloglar 5. sırada yer aldığı için de ziyaretçileri cezbedecek bloglara zaman ayırmakta her zaman fayda var.
Google Analytics’in Nimetlerinden Faydalanmamak
Google Analytics’i es geçmeyin ve en çok trafiği hangi tür gönderilerin aldığını tespit etmek için kullanın. Görsel içeren gönderiler mi, tavsiyeler içeren gönderiler mi, güncel haberlerin olduğu gönderiler mi? En çok yorum yapılan ve en sık paylaşılan gönderileri de bulun. Bu bilgiye ulaşmak çok zor değildir, ayrıca başarılı ve başarısız bloglar arasındaki farkı oluşturabilir. 80’e 20’lik bir yaklaşımla içeriğinizin %80’ini ziyaretçilerinizin seveceğini bildiğiniz gönderilere, %20’sini ise yeni temalar veya fikirlerle denemeler yapacağınız gönderilere ayırın.
Başka sitelerde işe yarayan şeylerin sizin sitenizde veya sektörünüzde işe yaramayabileceğini unutmayın. İlk bakışta basit görünebilir ama bu hataya düşen şirketlerin sayısının çokluğu da şaşırtıcıdır.
E-Posta En Değerli Araçlardan Biridir
E-posta listelerini oluşturmak uzun zaman alır, bu yüzden de bu listelerden mutlaka sonuna kadar faydalanmak gerekir. Eğer haftalık veya aylık bir bülteniniz yoksa vakit geçirmeden bir tane hazırlamaya bakın. Bu sadece mesajlarınızı yaymak için değil, bloğunuzun mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşması için de çok kıymetli bir araçtır. Pazarlamacıların %74 gibi büyük bir çoğunluğu e-postaların hala 5 yıllık bir süreç içerisinde en çok getiri sağlayan kanallardan biri olduğunu söylediklerini unutmayın.
E-posta göndermek potansiyel müşterilerinizi web sitenize veya bloğunuza yönlendirmenin en iyi yollarından biridir. İster kapsamlı bir teklif sunuyor olun, ister şirketinizle ilgili yeni bir haber gönderiyor olun, bültenler veya e-posta pazarlama mesajları pazarlama stratejiniz için bir hayli faydalı olacaktır. Müşterileriniz de bülteninize veya pazarlama mesajlarınıza abone oldukları sürece sizinle irtibata geçme olasılıkları da o kadar artacaktır.
Tık Tuzağı Her Zaman Kötü Bir Şey Değildir
Her ne kadar okurlarınız “Web sitenizden daha fazla para kazanmanın 5 harika yolu” gibi başlıkların bir tık tuzağı olduğunu hemen anlayacak olsa da, fiyakalı başlıklar her zaman iş görür. Tık tuzağı makalelerde içerik genelde ikinci plandadır ama vurucu bir başlık makalenizin benzerlerinden bir adım öne çıkmasını sağlayabilir.
SEO kuralları sürekli değiştiği ve Google güncellemeleri bazen kafa karıştırıcı olabileceği için, web sitenize yönelik trafiği arttırmak amacıyla eski tarz yöntemleri doğru bir şekilde kullanmak da bir alternatif olarak mutlaka düşünülmelidir. Müşterilerle ilişki kurmak için interneti kullanan profesyoneller olarak bloglara zaman ayırmak, ziyaretçilere güven aşılayacak faydalı bir tercih olur.